çok boktan ekonomi bilgimle ilk soruyu (kök 15 + 6) /3

ikinci soruyu 721/(30*19) = 1.26 gibi değerler buldum.

bilemiyorum çok da güvenenmedim kendime bu sonuçlarla.

mezun olalı epey oldu ama 1 numaralı soru sanırım şöyle çözülüyordu:

toplam maliyeti q'ya bölerek birim maliyeti buluyoruz. bu da 15-6q+q^2 oluyor. bunu maksimum yapmak için türevini alıyoruz. -6+2q oluyor bunuda üretim fonksyonuna eşitliyoruz yani pxq'ya. bu durumda pxq=-6+2q denklemini elde ediyoruz. p=8 idi. bu durumda q=14 olarak cevabı buluyoruz.

Dümdüz ezberden yapıyorum, açıklamaya kalkarsam batırırım gibi geldi.

1- TM'nin türevini alıp 0'a eşitle. 2. dereceden bir denklem gelecek sanıyorum, köklerden teki -, diğeri + olması lazım; miktar negatif olamayacağı için pozitif olanı alacaksın, cevabın da bu.

2- Firmanın toplam gelirini miktar x fiyat'la; toplam karınıysa toplam gelirinden toplam maliyetini çıkartarak bulursun. Maksimum karı içinse toplam kar fonksiyonunun türevini alıp Q'yu çek, cevabın bu olur.

Yanlış yapmışım ilkini, ikincisi gibi yapacaksın aynı soruyu; yani kar= fiyatxmiktar -toplam maliyet diyip karın q'ya göre türevini alıp 0'a eşitleyeceksin. kökler yine dediğim gibi, q=7.55 gibi bir şey çıkması lazım.

İkinciyi de yaptım ama bir yerde işlem hatası olsa gerek ki 0,78 gibi bir şey geldi onun cevabı da.

ben şöyle düşünmüştüm ilk soru için TC'un türevini alıp MC fonksiyonunu buldum. MC'la P'ın eşit olduğu yer bize maksimizizasyon noktasını verecek. onu hesapladım. ama bu abuk değer çıktı.

@ctrl z; hocam mc=p koşulu tekelvari piyasalarda olur, firma toplam karını arttırmak için elde edebileceği maksimum kara kadar üretim yaptığı için öyledir bildiğim kadarıyla.

olay benim bölümümle ilgili olsa da pek tınlamadım yakın vakte kadar dersleri, yanılıyor olabilirim yani.

-----------birazdan türkçe'yi fena sikeceğim ama üzgünüm----------

@uyku inadım inat

genel olarak tüm firmalar market fark etmez, profit maximization için mc=mr koşulunu ararlar. perfectly competetive marketlerde bu mr aynı zamanda fiyata da eşittir çünkü demand curve'ü o firma için sabit -x eksenine paralel- ve fiyatı gösterir.

monopol piyasalarında mc=mr koşulu yine sağlanır ama p onlardan daha büyük bir değer alır. çünkü demand (ar) ve mr grafikleri monopol piyasalarında farklı grafiklerdir.- mr'nin eğimi demand curve'ünün iki katıdır- bu yüzden monopol piyasalarında fiyat belirlerken mr'nün mc'a eşit olduğu nokta bulunur. o quantity alınır. sonra o quantity'nin demand curve'de gösterdiği fiyat da monopol'ün o mal için belirlediği fiyat olur.

bence :)

Öncelikle yardımcı olmaya çalışan herkese teşekkürler. İlk soruyu ben de ilk başta kök 15li şekilde buldum diskriminantla ama sanırım eterin dediği gibi önce birim maliyet fonksiyonunu bulmak gerekiyor. Sanırım 2. soruda da aynı mantıkla önce q'ya bölüp sonra türev alacağız. Bi deniyim sonucu da bildiririm burdan. Üşenmeden çözdüğünüz ve buraa cevap yazdığınız çok teşekkür ederim.

bilemiyorum. neden birim maliyetle uğraştığımızı anlamadım?

q=14 dediğimizde ilk soruda toplam maliyet toplam geliri geçiyor. yani kar değil zarar oluyor orada.

Hmmm 8q=-6+2q'dan q=-1 çıkıyor 14 değil. Bir an heyecan yapmıştım ama doğru çözüm değil sanırım. Ben de işte doğru çözdüğümü sanıyordum ama mantıksız sonuçlar elde ediyorum. Tam sayı cevap görünce atladım hemen bir. Ben de kar fonksiyonunun türevini alıp sıfıra eşitleyerek yapmaya uğraştım ama dediğim gibi sonuçlar beni tatmin etmedi. Sanırım cidden b^2-4ac'den buluyoruz kökleri.

sakalların pürüzsüz ve temiz olmak zorunda. + abartalı olarak yüzük, zincir vs gibi aksersuarların varsa görüşmede çıkart derim. görüşmeye gireceğin saatten 15 dk önce orada ol, tamamdır bu iş.

bence eğer üniversite öğrencisi iseniz smart casual gidebilirsiniz.

smart casual gelebilirsiniz diye belirttiler zaten ama bu acaba çok hafif sakalı da kapsayacak kadar geniş midir?

herzaman takım elbise,traşlı bir yüz ve sadelik iş yapar..

smart casual sorun olmaz, zaten beklenen odur. kirli sakaldan emin değilim firma nasıl bir firma bilmek lazım,

çok uluslu mu? %100 türk mü? çalışan kadrosu genç mi? nasıldır.. şirket kurumsal demişsiniz sıfır kestirin bence.

uluslararası bir şirket. of bu cümle jilet diye bağırdı sanki.

aslında bence de gelmez ama zaten beni asıl endişelendiren, "lamba gibi parlarken iyi bir ilk izlenim bırakamayabilirim" düşüncesi.

tedirgin olmayın, kendinizden emin olun ama kibirli de olmayın o zaman parlaklığınızın negatif bir etkisini görmezsiniz. keşke saçlarınızı kestirdiğinizde sakalda kestirseydiniz, şimdiye parlaklık kalmazdı

bordo kazak da olmammış bence.

en basıtınden ne kadar onemsedıgınızı gosterır parlak gıyımınız.

klasik her zaman işe yarar: bit.ly

Kahverengi iyi bir seçim değil. Kıyafet seçiminiz de; ilk görüşme için, biraz fazla spor geldi bana. Çok klasik olmasına gerek yok, takım elbise de olmasın yani. Tek ceket ve pantolon; ayrı renklerde olsun. İçine gömlek. Süveter niye? Soğuk nedeniyle mi? Değilse gerek yok. Gömlek düz renk ve çok spor bir şey olmasın.Yakaları düğmeli değil kesinlikle. Fazla göz alıcı olmayan bir kravat da takın bence. İlk görüşmenin hatırına. Renk seçiminizde kahverengi kesinlikle olmasın. Ayakkabı ve kemerde olabilir. Hayırlı ise olsun.

kahverengi bir universite ogrencisi icin cok yasli gosterir daha cok kodaman isi diyebilirim. sakallari kesmek gerek,bundan birsey kaybetmezsin,girince baktin herkes pipisi yumurtasina denk dolasiyor sende salarsin takim taklavati. ayrica kazak giymek te yanlis olur bence. mumkun mertebe lacivert yada koyu mavi tonlarda dolasmaya calis.pantolon olarak grimsi seyler lacivertle iyi kombinasyon olusturur.

cok konustum farkindayim,sadece basarilar dilemek icin yazayim dedim bu hallere geldi. ya ben ne sacmaliyorum.

basarilar :)

ben geçen sene gtimiştim bir denetim şrketinde mülakata bana aynen casual gelebilirsiniz falan demişleridi.ama ben götümden anlayıp bembeyaz parıldayan spor ayakkabılarımda teşrif etmiştim bende başka herkes de aksine devler dairesine gelir gibi giyinmişti.Ama sonuçta 3 ay stajımı paşa paşa yaptım.
Kıssadan hisse :sonuçta öğrencisin ne giydiğin çok önemli değil bence ne dediğin nasıl dediğin önemli.haydi hayırlısı..

braun'u tek gecerim, hatta cruzer 1 numara kanımca. beklentiye gore degişir ayrıca.

braun cruzerlar hakkında bir kerede kesemiyor 2-3 kere üstünden geçmek gerekiyor ve cilt tarhiş oluyor gibi yorumlar okumuştum ben. yoksa direkt gidip alıcaktım hatta... tabi kendim denemedeğim için kesin bir şey diyemiyorum.

(git: 93825)
(git: 91257)

herkes braun mu kullanıyor bana phlips daha kullanılan bir marka gibi gelmişti. yine de teşekkürler

eski televizyon tamircisine biz yaptırmıştık digiturk'ü ve kablotv'yi ve bir de teleon'du sanırım onu. ama bizim eski televizyon tamircisi erol amca'yı siz bulabilir misiniz ya da sizin oradaki televizyon tamircileri bu işlerden anlar mı(eminim anlıyorlardır) bilinmez.

Şöyle olur; bir TV'de ne izleniyorsa diğerinde de o izlenir. Farklı kanallar olmaz.

kutu alınmak istenmiyorsa lcd/led tv alıp modül takmak ve teledünya'dan kart isteyim bu şekilde seyretmek. bu şekilde astarı yüzünden pahalı olur tabi. 100 liradan yırtayım derken 3000 liralık masraf çıkar.

@deliktas: bulursam haber veririm, yalnız kablotvyi filan biz de yapabiliyoruz zaten.

@copy paste: hdmi kablosuyla mı bağlantı sağlanıyor bilmiyorum ama 5mden sonra hdmi kablosuyla veri aktarımı riskli. stabl olmayabiliyor diye biliyorum. o 20m hdmiları millet nasıl kullanıyor bilmiyorum hiç.

@paranormal: tek receiverdan uydu yayınında öyle oluyor sanırım değil mi? peki teledünyada nasıl mümkün olabiliyor bu?

sutlu nescafe: zaten 2 tane lcd olduğunu varsayarak soruyu sormuştum. sizin dediğiniz gibi yapıp 2. kart için de ayrıca abonelik alınca -başka türlü kart vermezler yani :) - ikinci abonelik yarı fiyatına (4.5TL)ye geliyormuş. baştaki modül/STB için yaptığımız yatırımları göz ardı edersek en mantıklısı bu gibi duruyor.

kart istemek için ikinci bir aboneliğe gerek mi var yani?

hiç zannetmiyorum. teledünya abonesi olmayan bir yerde dahi kutuyu götürüp çalıştırabildiğime göre ikinci kart için ikinci abonelik çok saçma.

edit: böyleymiş ve hala çok saçma. bunun bir yolu bulunmalı :)

Genelde her sabah kahvaltıdan sonra bir tane alınması normalmiş.

hap şeklinde satılıyor, ilkokuldayken bana yutturuyorlardı.

sabah kahvaltıdan sonra 1-2 gram alın. tablet şeklinde falan.

Yemeklerden sonra. Sabah ve akşam.

Cevizlibağdan biraz daha ileride kalmıyor muydu ya? Yanlış da hatırlıyor olabilirim tabi.
Çok hızlı edit: Yoo kalmıyormuş, krokisine baktım şimdi. Çok teşekkürler :)

cevizlibağ'dan yürüyerek 3-5 dakika

Cevizlibağ metrobüs durağı
Cevizlibağ tramvay durağı
Cevizlibağ otobüs durakları.

Hepsinden 3-4 dakika yürümen yeterli. Ataköy'deysen bin metrobüse işte.

"Hususi Damgalı Pasaport alabilecek durumda bulunanların yanında yaşayıp evli bulunmayan ve iş sahibi olmayan kız çocukları ile yine yanında yaşayıp reşit olmayan erkek çocuklarına bu neviden pasaport verilir veya baba ve annelerinin pasaportlarının refakat hanesine kaydedilir. Refakat hanesine kayıtlı bulanan çocuklar, pasaport sahibi ile seyahat etmedikleri takdirde yurt dışına çıkamazlar.
Hususi Damgalı Pasaportlar 4 yıl süreli olarak İl Emniyet Müdürlükleri tarafından verilir.
Harca tabi olmayıp yeni pasaportlarda sadece cüzdan bedeli alınır."

tekrar verip vermeyeceklerini bilmiyorum; ama evli olmadığınız sürece verdiklerini anımsıyorum sanki. evlendiğiniz veya çalıştığınız anda yeşili unutun!

değil yeşil pasaport kırmızı pasaport bile amerika için avantaj değildir.:)
ama amerikan konsolosluğunda biraz hoş karşılanırsınız.

sizin yine iyi, ben erkek olduğum için 18 yaşını doldurduğum an uçtu gitti yeşil pasaportceğizim. sniff :(

yeşil pasaport için kamu görevlisi olmanız ve belli kıdeme erişmiş olmanız şart.
ssk'lı olmanız size yeşil pasaport sağlamaz. ancak tsk,egm,mit gibi kurumlarda çalışıyor olmanız halinde bu pasaportu temin edebilme imkanınız vardır.

@icemanr sorudan o kadar uzaksın ki tüylerim ürperdi :)

gittigidiyor?

sanırım almanya köln'de bunlardan çok vardı. yolunuz düşerse bakın derim. nette de bir şekilde araştırabilirsiniz.

köln de her yaz bira festivali oluyor ağustos gibi , geçen yaz gitmiştim ve çok güzel bardaklar yürütme şansım oldu. Giden birinden rica edebilirsiniz

octoberfest'te biralar pahalıdır ama bardaklar sizde kalır. bir sürü de çeşit olur oralarda.

bir arkadaşımda bardak koleksiyonu yapıyordu ama onun kullandığı yol pek etik değil:)gittiği her mekandan bir bardak aşırmak...:)

evet zaten almanyadaki festivallere katılmak projelerim arasında ama bana şu an ulaşabileceğim kaynaklar gerekiyor arkadaşlar. bardak aşırıyorum ya da istiyorum mekan sahiplerinden elimden geldiğince zaten :) ama bana dükkan ya da web sitesi lazım istanbuldan alışveriş yapabileceğim. yok mudur arkadaşlar? bi buldurun :)

(bkz: call of duty modern warfare 2)

Aksiyon tadında Fifa 10 var onu oynayın bence (:

bioshock birde fear 2

baldur's gate. özellikle 2 (shadows of amn) ve ek pakedi (throne of bhaal). daha önce oynadıysan bile aradan bir süre geçtikten sonra yeninden başlayınca çok datlı oluyor :)

edit: aksiyon yazdığını yeni gördüm, aksiyondan kasıt fps ya da ne bileyim diablo tarzı birşeylerse pek uymayabilir tabi.

aldığın derslerin konusunu, adını isteyen subject ve o dersler hakkındaki notun grade. güncel notun. son hali yani.

not (tam çevirisi): alınan dersler ve güncel notları.

Grade hem not hem de sınıf anlamına geldiğinden sürekli bir kavram kargaşası yaşıyorum. Teşekkür ederim

notların yanına dersleri hangi dönemlerde aldığınızı da yazarsanız problem olmaz. mesela

third term ... introduction to linguistics .... F :)

ya o zaman tam rezillik gibi. hangisi oluğunu tam anlayamadım o yüzden 2sine de cevap veriyorum tadı yakalamış olurum bence :) ulan ne zor işmiş ya :/

www.zamunda.net i deneyin. Kendisi private torrent sitelerine başlngıç için mükemmel br yerdir. Gerek arşiv gerek ratio konusunu hiç dert etmemesiyle... sign up şu an kapalı mı açık mı bilmiyorum ama gün içinde 10-15 dk.da bir bakarsanız mutlaka yakalarsınız açık iken. sürekli açılıp kapanıyor.

numaralandır 01- tomas
02- tomas vs...

gibi numaralandır

notta da belirttiğim gibi numaralandırmak dışındabir çözüm arıyorum. yani neronun böyle bir seçenek koymamış olması imknsız gibi geliyor.

Pardon notu gormemısım varsa baska cozum ıyı olur benım ıcınde..

ben bu tip dosya sıralandırmalarını ancak itunes kullanarak yapabiliyorum. tek tek mp3 dosya bilgilerine girip track noları istediğin gibi diziyorsun. winampta aynı özellik var mı bilmem.

çok yaratıcı bir cevap olmayacak ama indirdiğin dosyalarda bir sıkıntı olabilirmi?

edit:steam programını indirmen gerekiyor anlaşılan. indirdikten sonra bir dene.

reunion patch razor1911 sürümü için çalışıyor bildiğim kadarıyla. 11gblık dediğinizin release grubu nedir?

Anadolu Hisarında

Veterineria (Poliklinik)
Begonya Cad. B246A Göksu evleri Sitesi Anadolu Hisarı
Beykoz / İstanbul
(216) 465 01 52

Bizim köpeğimiz kanser olmuştu, önce ameliyat, sonra da ciddi/zahmetli bir kemoterapi sürecinden geçti, daha sonra komşunun köpeğine de aynısını yaptılar (evet, hayvanlarda bulaşıcı olan bir kanser türüydü). Çok ilgili/bilgili ve kaliteli hekimler. Ziyaretlerim sırasında, çok sayıda ameliyatlı kedi de gördüm.

Şimdi başlarına birşey gelse, başka hiçbir yeri düşünmem bile. Arzu ederseniz bir görüşün (yönlendiren kişi olarak, Çıtır ve Eddie'nin annesi diyebilirsiniz isterseniz).


Öte yandan, eğer Bahçeşehir'e yakınsanız,
Asya Veteriner Sağlık Merkezi
Badem 08 - Villa 02
Bahçeşehir / İstanbul
Telefon:
212 669 62 87
212 669 62 88

Animalia vs. gibi para tuzaklarından bahsetmiyorum dahi.

Geçmiş olsun.

Çok geçmiş olsun. Bilgi sahibi değilim ve veterineriniz de herhalde olsa önerirdi ama insanlarda olduğu gibi kan yapıcı ilaç veya iğne kullanılamaz mı? (Kediler de bizim kullandığımız ilaçlardan kullanabildiği için aklıma geldi.)

kedim 13 yaşındayken meme tümörü oldu, birkaç ayım ameliyat için uygun veteriner aramakla geçti. yeşilköy'de doğuş veteriner kliniği'nde fakülteden prof. dr. kürşat özer ameliyat etti. kedim şimdi 16 yaşında.
kürşat bey ameliyat için zeytinburnu veteriner kliniği'ne de gidiyor, iletişim bilgileri aşağıda.
cedilla'nın öenrdiği asya veteriner de çok iyidir.
aslında en iyisi hem ameliyatı yapabilecek hem de evinize uzak olmayacak bir yer bulmak.
ameliyat sonrasındaki kontroller için gidip gelmek de eziyet olmaz böylece kediciğe.
eğer ameliyat için uygun bir yer bulursanız bence narkozun etkisi geçince veterinerde kalmasın, eve getirin. kediler alıştıkları ortamda daha çabuk iyileşiyorlar.

kan değerlerini toparlamak için aslında serum verilse iyi olur gibi geliyor ama tabii ki kendisinin de yemesi lazım. ben et suyu ve haşlayıp püre haline getirdiğim bir miktar eti karıştırıp 50lik büyük enjektörde zorla veriyordum kedime. günde en az 2-3 kez bunu yaptım. gün içinde su içmemişse suyu da aynı şekilde verdim. ama ameliyat öncesinde kan değerlerini düzeltmek için bir kaç gün ve sonrasında da kendisi yemek yemeye başlayana kadar 1 hafta serum da bağlandı.

doğuş veteriner kliniği
0212 573 86 01 - 574 04 00
sarı yakup sok. no: 2/1 yeşilköy

zeytinburnu veteriner kliniği
0212 546 81 51
58. bulvar sok. no: 3/1 zeytinburnu

kedinize acil şifalar dilerim.

istanbul ataköyde yaşadığımız için sanırım en uygunu yeşilköydeki doğuş veteriner kliniği. bizim götürdüğümüz veteriner umut yok benzeri konuştuğu için zaten çok sinirliyim. buradakilerin serum vb. birşeyler konusunda ilgili, istekli olacağını ümit ediyorum. hepinize çok teşekkürler, hala her türlü tavsiyeyi beliyorum...

nasıl bir dert olduğunu en iyi ben bilirim. vizeyi mizeyi bırak bütün gün başka bir şey düşünemiyor insan 11 yıldır birlikte yaşadığı arkadaşı böyle olunca.

istanbul için net bir adres veremem belki ancak veterinerlik fakültesi ile bir görüşün durumu anlatın. ama öğrencilerin eline bırakmayın tabii, cerrahi profları falan vardır illa ki. ameliyat için olmasa bile ne yapabileceğiniz hakkında bilgi verebilirler diye umuyorum.

büyük geçmiş olsun.

cok gecmis olsun belki istanbul universitesi veteriner fakultesi klinigi size yardimci olabilir.iletisim bilgileri asagidaki linkte mevcut.
veteriner.istanbul.edu.tr

kürşat bey bizim köpeğin de cerrahı. uzak olduğu için aşı vs. için götürmüyorum ama ciddi sorunu olduğunda ona götürürüm, arkadaşlarımı da yönlendirmişliğim çok.
randevu alırken onun olduğu saatleri sorun, çoğu zaman zeytinburnu'nda bazen de yeşilköy'de oluyordu eskiden.
not: erken saatlerde fakültede oluyor ama siz kliniğe gidin isterseniz, daha rahat olur, beklemezsiniz vs.

önce yeşilköy doğuş veteriner kliniğini aradık ama kürşat bey artık oraya gitmiyormuş. zeytinburnunu aradık orada da kürşa beyin muayne yapmadığını sadece operasyona girdiğini söylediler. sonra bir kere daha arayıp konuştuk, saat 5ten sonra getirin dediler şu an bıdık ablam ve babam orada, ben sınavım oldğu için gidemedim, umarım kürşat bey ilgileniyordur.
diğer tavsiyeler için de çok ama çok teşekkür ederim, bu zor durumumda emin olun daha iyi hissetmemi sağladınız. yeni tavsiyeler isteyebilir/gelişmeleri buradan bildiririm...

merhaba arkadaşlar. bıdık 19 kasım günü ameliyata alındı ve aşağı yukarı ceviz büyüklüğünde bir kist alındı bu ameliyatta. ancak doktorumuz kistin başka yerlere de yayıldığını, 90% ihtmalle lenf kanseri olduğunu söyledi. farklı yerlerden bir kaç parça alıp veterinerlik fakültesi patolojiye yolladılar. tahlil sonuçları da bizi şaşırtmadı ve lenf kanseri olduğunu öğrendik. bayramdan sonra kemoterapiye başlayacağız. doktor bu şekilde 2-3 yıl daha uzayabileceğini söyledi bıdık'ın ömrünün. ben daha fazla da yaşayabileceğini umuyorum. ben burada gelişmeleri yazmakta geç kalınca bana bıdık'ın durumunu soran arkadaşlara -kendilerine çok teşekkür ediyorum- da dediğim gibi; her ne kadar kanser ilk başta kulağa kötü bir haber gibi gelse de; biz bu ameliyattan önce bıdık'ın her an, her an olmasa bile 1 hafta içinde öleceğini ve hiç bir şey yapamayacağımızı düşünüyorduk. oysa şimdi önümüzde bir tedavi süreci, yapılacak işler vs. var. bu bile çok olumlu ve önemli bir gelişme. umuyorum ve inanıyoeum ki bıdık da hastalıkla savaşacak ve yenecek.
yardım eden, ilgilenen herkese çok teşekkürler. ayrıca tüm ekşiduyuru camiasına iyi bayramlar (:

mediamarktlarda var.

(bkz: d&r)

electro world

internet derseniz hepsiburada ve elmasepeti var.

bu arada yanlış bilmiyorsam her d&r'da bulunamıyor ama kanyon d&r'da vardı. ben elmasepeti.com'dan aldıydım benimkini.

capacity d&r'da var. elmasepeti pahalı bu arada.

Her şehirde yok 1, şehrinde varsa da belirli semtlere (ki genellikle zengin semtleri ve yeni yerleşim birimleri oluyor buralar) altyapı sağlanıyor. Şimdilik. Yani istediğinde pat diye quicknet'e geçemiyorsun. Ha bir de apartmana tesisat çektirme sorunu var ki en çok sanırım bu can sıkıyor.

quiknet hizmetini alabilmeniz için evinizin (ki genellikle sitelere bağlıyorlar şimdilik sadece) bulunduğu bölgeye fiberoptik kablolar döşenmesi gerekiyor. direkt telefon hattından verilmiyor yani, bu yüzden de henüz sayılı yere verilebiliyor bu hizmet. insanlar "yaşadığımız bölgeye gelse de telekomu bırakalım" şeklinde aç kurt gibi bekliyor. olay kısaca bundan ibaret. bizim sokağa döşediler mesela, heyecanla bekliyoruz (:

edit: ikinç (tüh) (:

turk telekom sensin . ne bilelim biz .asdkljalsdkjkldjas

@ceks : -.-

sadece istanbul, ankara, izmir ve bursa'nın belirli bölgelerinde var.
söylenmiş gerçi sınırlı olduğu da, illeri de ben ekleyeyim dedim.

Oturduğum sitede var. aynı fiyata adsl kullanıyorken şu anda yine 29 tl'ye farkedilir derecede daha hızlı ve daha fazla kotalı superonline fiber internet kullanıyorum. üstelik ev telefonunu kapattırdım, her ayda 11-12 lira tasarruf ediyorum.

bu şahane olayın 10mbit olanını test etme imkanı buldum.

göz pınarlarım kurudu öyle diyeyim..

fakat benim gibi istanbul'un varoşa kaçan semtlerinde oturanlar çok(k..) bekleyecekler. bir de tabii siteler falan çekiyor bunu, bizim sokağa gelse bile apartman yönetimine "yea bi' fiber çektireydik" desek anlamayacaklarından eminim.

sıkıntı bu.

heryere döşeseler ttnet batar. çok ciddiyim. 10mbit lan ! 1mb/sn

yaa yün verin işte ip yani oynasın mahlukçuk

çözüm yok. tırnaklarını kesiyorlar kedinin onu da yapan insan olamaz.

tırmalama oyuncağı falan var da pahalı onlar. sen böyle halat gibi bişey al kalın ip mi kendir mi adı her neyse. onu evdeki bi yere sarmala, biz gazeteliğe yaptık mesela. nalburda falan bulursun heralde. sardığın şeyin ağır olmasına dikkat et de tırmalarken mobil ev eşyasına dönüşmesin.
aha üşenmedim gittim salonda fotoğrafını çektim:
i35.tinypic.com

efenim bir yavru kedinin tırmalamasindan daha doğal ne olabilir :) kedi sahibi iseniz lütfen tırmalanmaya alıskın olun. tırmalama, tırmanma, oyun vs icin çeşitli bloklar satılıyor hatta kasarsan kendin bile yapabilirsin. kediler poşet, pinpon topu, bozuk para, anahtarlık, kibrit kutusu vs gibi şeylerle oynamayi cok severler. ayrica kedinin tırnaklarini kesmek kötü birşey değildir usulune uygun kesince.

bizimki de 3-4 aylıkken insan vücudunun farkına varamıyordu. sürekli çiziyordu, tırmalıyordu. kızdık bağırdık anca öyle oldu da öğrendi. iyi bi yöntem değil ama öğrenci evi işte. herkes ayrı telden..

sürekli evde yaşayan bir kedinin tırnaklarının kesilmesi gerekir. çekilmesi demiyorum, kesilmesi. nasıl kendi tırnağınızı kesiyorsanız kedininkini de, diplerine (pembe kısımlara) gelmeden ucundan kesiceksiniz. buna özel makaslar da var.

ama asıl önemli olan, sizin elinizi oyun aracı olarak görmemesi. kedi oltaları satılıyor. onlardan alın. bir süre o şekilde uzaktan oynatın ki kediler acayip seviyor oltayı.

ayrıca bu kedinin sizinle 15 sene yaşayacağını düşünürsek kedi bu tırmalar canım demek pek olası değil. büyüdükçe inanılmaz derin tırmalıyorlar çünkü.

benim kedim de yavruyken elimize saldırıp tırmalıyordu, ıssırıyordu. ıssırdığı ya da tırmaladığı anda oyun oymayayı kesin. ellerini kavuşturup koltuğunuzun altına sokun ve küsmüş gibi davranın. eğer kediniz tırmalama konusunda çok ısrarcıysa en güzeli bir hareket belirleyip sürekli onu yapmaktır. örneğin biz elimizi birbirine vurarak hayır diyoruz küçüklüğnden beri ve şimdi gayet işe yarıyor. mesela bi baktınız mutfak tezgahının üzerinde yaptığınız yemeği dilliyor. el çırpıp hayır diye kızıyorsunuz. ilk başta anlamaz ama tezgahtan alıp indirin. tekrar çıktığında aynı tepkiyi verin ve yine indirin. bir süre sonra anlamaya başlayacak.

en son yöntem ise ufak bir sprey şişesine su koyup püskürtmektir. mesela siz kediyle oynarken kedi sizi tırmalayama başlarsa bir arkadaşınız sıksın suyu. gerçekten çok işe yarayan bir yöntemdir. ama önce diğer yöntemleri deneyin. neticede bu kediyi biraz rahatsız ediyor. gerçi sonunda pamuk da oluyorlar ama :)

son olarak tekrar söylüyorum. sakın ha, kedidir yapar demeyin. 5 kiloluk bir canavar olduğunda o pençeler ağzınıza sıçacak. ayrıca 15 sene bu dile kolay. çocuğunuz olacak, evinize başka insanlar gelecek vs. o yüzden küçükken eğitin.

ha bu arada unutmadan iyi bir şey yaptığında da ödüllendirmeyi unutmayın. whiskas temptation gibi ödül mamalarıyla ya da vitamin tabletleriyle ödüllendirin.

oyun oynadığını sanarak pati atan kedi tırnak çıkarmaz. böyle tırnaksız pat pat diye vurur patiyi. pek sevimli olur yumuşak yumuşak hiç acıtmaz. hala bir tedirginliği var bence. elinize kolunuza alışamamış. biraz daha kucağınıza alın sevin okşayın. iyice alışsın.

oyun olsun diye elinizi yere sürttüğünüzde popsuu titreterek atlıyorsa ve o sırada tırmalıyorsa siz ne kadar oyun oynadığınızı sansanız da o hayvan düşmana saldırır gibi saldırdığı için tırmalıyor. eski bir deri eldiven, ya da şu bahçıvanların falan eldivenlerinden alın giyin elinize, arada kediyi kızdırıp saldırttırın, doyasıya ısırıp tırmalasın, fittin fittin yapsın. deşarj olsun.

eklemek istedim. tabiki yavrucak bir kedi olduğu için bir şeyleri de tırmalaması gerekiyor. mutlaka muhtelif boy ve ebatlarda tırmalama tahtaları alın eve. dikey ve yatay. hatta elinizden geliyorsa bir suntanın etrafına halat sarmak suretiyle siz de yapabilirsiniz.

tırmalama tahtasını öğretmek için, başına geçin ve tırmalamaya başlayın. sonra kediyi üzerine koyun. bu arada patilerini tutup tırmalatmayın. siz gene tırmalar gibi yapın. kendisi tırmalamaya başladığında ise ödül verin. biz bu şekilde iki kedinin de tırmalama sorununu hallettik.

başka bir kulaklıkla deneyin, olmazsa mecburen tamire verilecek. ya da hoparlörden de dinleyebilir...

benimki de görmüyordu, bazılarında oluyor 6300ların, bir parti seri üretimde falan bir sorun falan olmuş sanırım. ben kvk teknik servisine vermiştim garanti kapsamında ücretsiz kulalık soketini değiştirdiler. geçen gün yanlışlıkla şarj cihazının ucunu soktum onu bile kulaklık diye tanıdı, fazla hassas yapmışlar şimdi de (:

my.liveireland.com üzerinden radyo dinleyebilirsiniz. traditional&folk çalan radyo var 1. kanal. buradan yeni birilerini de keşfedebilirsiniz.

ayrıca bunları seviyorsanız iskandinav folk gruplarını da sevmeniz olası.

söz konusu kelt ezgileri ise (bkz: clannad) derim.
irish folk ise the fureys and davey arthur derim,
dropkick murphys felan da olur mu acaba?

enya +1
secret garden
dead can dance
era
(ve hatta abartıp) opeth
blind guardian
(ve belki de) yann tiersen
özetle: www.lastfm.com.tr

eva cassidy bile olur... ha bir de kilise müzikleri yapan bir grup vardı...popüler şarkıları kilise korosu şeklinde yorumluyordu delüannılar adını unutuverdim bir anda bir anda bir anda..

@kardanadam

gregorian chant?

bazıları pek yakın bulmasa da ben benzetiyorum. Máiréad Nesbitt

bu arada yeni aklıma geldi, norveç'in trt'si nrk'nin folkemusikk radyo kanalı da sarabilir:

nettradio.nrk.no

Ya şimdi aslında tür olarak benzemiyorlar ama dinginlik ve huzur vermesi açısından:
-Kings of Convenience
-Belle and Sebastian dinlemeniz öneririm. Bi de Tudors izleyin (:

oyle keltik bir havalari yok belki ama blackmore's night a da bir sans verilmeli!..

sadece bütün codecleri değil bütün sonradan yüklediğin video playerları kaldırman lazım. ardından r.m. nin dediği gbi klite codec pack i yükle. video programları kurulunca kendiliğinden bazı codec leri seçiyo işgüzarlık yapıyo ve o codec daha önce başka bi program tarafından kullanılıyosa çakışma yapabiliyor.

mp4 formatında bir videoyu k-lite codek pack kurulu media player klasikle açıp, o açık dururken izleyeceğim xvid formatlı filmi gom player'dan açınca, mp4 formatlı video bozuk ama gom playerdan açtığım xvid formatlı video sorunsuz çalışıyor. keşfetmiş olmam sevindirici olsa da bu ne boktan bir iştir demeden geçemiyorum arkadaşlar. tüm kodekleri silebilsem sileceğim ama yapamadım sanırım. ve hatta bi de xvidcore.dll sorunu çıktı karşıma. bilemedim...

ya çok hayvanca ve üşengeç bir cevap olacak ama bir format atın, ardından k-lite codec pack yükleyin. her şeyi de media player classic ile izleyin. codec packler bildiğim kadarıyla böyle yüklnip silindikçe falan sistemi şişiriyor, amına koyuyor iyice.

O yeşillikler xvid kaynaklı oluyor genelde, aklınızda bulunsun.
Çözüm olarak r.m.'nin ve r.'nin önerileri makul evet.

o pihilps modelini kullandım ve sennheiser'ın yanında çakma gibi kaldı. onu almanızı önermem.


mx500'ü de uzun süre kullandım ve maşallah baya dayandı. ses kalitesi de gayet iyi. bence birazcık paraya kıyın derim :) mediamarkt'ta 40 lira mx500.

biliyordum mx 500 alın diyen bir cevap geleceğini :) tamam philipsi eledik o zaman, peki mx 360 mx 500den çok mu kötüdür?

çok kötü olduğunu sanmıyorum, o da bir arkadaşımda var, gayet iyiydi. şurada bir incelemesi var hatta:
resim.donanimhaber.com

ama eğer uygun fiyata bulabilirseniz(ki mediamarkt'tan 37 liraya almıştım.) mx560 çok daha iyidir. ben öyle sağlam bir kablo görmedim. yanında deri kılıfı da var. en sevdiğim kulaklığımdı. mediamarkt'ta 37 lira olmasına rağmen dışarıda 50-55 lira. eğer uygun fiyata bulursanız mx560 alın, pişman olmazsınız.

sony mdr-e10lp beyaz renkli, kulaklık kısmında farklı renkler oluyor (mavi gri kırmızı gördüm şu ana kadar), ufacık her kulağa giriyor ve güzel ses veriyor. tavsiye ederim kardeşime bile aldım.

kulaklıklarda genelde harcanan parayla alınan zevk exponansiyel olarak artıyor.

yani 50 lira verip 1 birim mutlu oluyorsanız 200 lira verince 50 birim mutlu olabilirsiniz.

ben kesinlikle paraya kıyın, karşılığını alırsınız diyorum. kulak içi model olarak da sennheiser cx 300'ü öneriyorum.

bugün itibariyle sennheiser mx760 aldım. 47 liraya. 57 idi, mediamarkt'ta pazarlık yaptım. oldu mu oldu.

eğer ofis çalışanıysan bunda gülecek çok şey bulacaksın: (bkz: office space)

son zamanlardan aklımda kalan, forgetting sarah marshall, How To Lose Friends&Alienate People. biraz daha eski, big nothing..

www.imdb.com

ben bedazzled seviyorum.

(bkz: wedding crashers)

"death you are my bitch lover!"
ahahahahahaha

(bkz: anger management) kesinlikle tavsiye ederim. adam sandler.

lütfen pineapple express i seyredin.

once upon a time in america

blow

casino

(bkz: goodfellas)
oha başlıkta goodfella var mıydı hep?

çok geçmeden mafya filmlerine değil al pacino'ya hayran olduğunu anlayacaksın.

Yurtdışında mıydınız bu tarife ilk açıklandığında?
8 mbite kadarın anlamı o hıza kadar santralin ne destekliyorsa onu veriyoruz olarak düşün. 49 tl nin anlamı da 15 GB indirme limitini geçersen 512 kbit hıza düşüyorsun olarak düşün.

limitli limitsiz tarife anlayacağın.

hee, bu o olay mıydı? evet biraz dikkatsizlikten, biraz da finaller yüzünden beynin süngerleşmesinden çok dikkatli okumamışım, sağolun.

floryayı unutun derim. 1.750-2000 gibi başlıyor sanırım kiralar.

cookieleri temizleyin de öyle bir deneyin bence.

tam emin olmamakla beraber eğer makat host dosyasına erişiyor ise
c:\windows\system32\drivers\etc içindeki hosts dosyasını notepad ile açop 127.0.0.1 altında olan adresleri silersen düzelir.

megaupload türkiye'den engelli (sanırım), dnsleri otomatik olarak ayarlanmış ise onedenle de giremiyor olaiblirsin. (bkz: opendns)

Cookileri temizledim bir değişiklik yok ne yazık ki.

Makat host dosyasını değiştiriyor sanırım. Ama host dosyasına sağ tıklayınca birlikte aç gibi bir seçenek yok. Çift tıklasam not defteri ile mi açılır?

cift tiklarsan hangi program ile acmayi istedigini sorar sana, diyalog penceresinden notepad'i tiklayip goruntuleyebilirsin.

Host dosyasındaki, Megaupload'la alakalı tüm IP'leri sildim. Netten başka IP'ler denedim. Hala sonuç yok ne yazık ki.

megaupload'la alakalı ip'leri sildikten sonra flushdns ya da bilgisayarı tekrar başlatmayı denediniz mi?

sunnet derisini geri takabiliyorsun, baska da bir avantaji yok.

avantaj için dine mi girilir. yok avantajı filan.

ne halt yersen ye hayatta, isa gelip seni kurtariyor sonra... tabii yersen (!)

@detroitli kizil;

Tabiki avantaj için dine girilir. Her din sana avanta verir. Nedir bu? Cennet. Ölümden sonra yaşam.

@surtunme kuvveti;

Avantaj mavantaj yok. Hepsi yalan dolan. Yok allahmış, tanrıymış, nirvanaymış, Kurt Kobain'miş. Ölüyorsun ve bitiyor herşey.

Gel sen bana tapın.

sana tapmamın ne avantajı var?

İç huzur vereceğim sana. :P

günahlarını çıkartıyolar, filmlerde hep öyle yapıyolar.

vampir saldırırsa falan yakınlarınızda haç olması ihitimali artar gibi.

okursan, incili kuran a gore çok daha rahat anlarsın.

(bkz: pharmaton)

koşturmamdan mı bilemedim, değil kilo almak; kilo bile verdim. ayık kalmak için birebir.

teşekkürler arkadaşlar. peki bu benim yukarıda sorduğum vitaminler hakkında bilgisi olan var mı?

zamunda.

zamunda'da davetiye sistemi yok. üyelikleri sık sık açılıyor. ratioya da çok önem vermiyorlar. tek yaptırımları rationuz 0.3ün altındaysa torrentlere comment yazamamanız. ama ratio önemli değil diye seedde durmaktan vazgeçmeyin, torrent paylaşım demektir.
film arşivi olarak zamunda daha iyi kesinlikle. torrentleechin ise yüksek levellı trackerları saymazsak pre-time konusunda oldukça iyi olduğunu söyleyeyim ama bence pre-time çok da önemli birşey değil. her torrentte de bol seeder var ama eğer 1mbit kullanıcısı iseniz, bulgarların internet hızları sayesinde çoğu zaman 3 seederlı torrentlerde bile max. hıza ulaşırsınız. eğer torrente yeni başlayan biriyseniz zamunda ile başlayın efendim.

torrentleech hepsine basar derim.

Zamunda. Diziler için mükemmel. Lost net e ilk düştüğü anda bile 90kb den aşağıya düşmediği gibi zamundada yayınlanan ilk sürümle divxplanetta çevrilip senkronlanan ilk sürüm hep aynı oldu.

Birde karagarga var. Sağda solda, çeşitli platformalrda öve öve bitirilemiyorda , kullanan, davetiyesi olan görmedim henüz.

zamunda da iyidir ama güncel dosyalar hariç kesinlikle hız sorunu var yeterince iyi değil. ratio olayına pek dikkat edilmemesinin de bunda etkisi vardır sanırım.

Torrentleec te 5-6 seeder ile 1mb/s ile dosya cekebilirsiniz ama zamunda da bi imkansızdır.

Tabi ki TL.

@iustitia omnibus

karagarga o kadar da övülecek bir yer değil aradıgınız içeriğe göre değişir ama zamunda gibi sitelerle karşılaştırmanız mantıksız olur. Yapı olarak tamamen farklılar.

no hollywood no bollywood gibi bir mottosu var karagarga nın yani popüler sinema ve dizilere kesinlikle yer verilmiyor ve cogu zaman hız yerlerde sürünüyo. Ama derseniz ben avrupa sinemasını takip etmek istiyorum film izlerken de altyazı ihtiyacım yok o zaman 1 numaradır Karagarga.

karagarga'yı da biliyorum da genelde sinema içerikli diye yazmamıştım, genel olarak sormuştum.

bari biriniz TL davetiyesi yollasaydı ya, arena-tr yollarım ben de. 1 mbit bağlantıyla 240 gb upload'um var şu anda, paylaşımcıyım yani. :)

TL davetiye sistemini kapadı ve yeni üye alımını da kesti.

Ben demonoid veya zamunda'da bulamadığım birçok uzakdoğu filmini karagarga'da buluyorum. Ne için kullandığınıza bağlı, genelde birbirlerinin eksiklerini kapatıyorlar.

@rurouni

harcamışsın karagarga'yı, ayıp etmişsin:) seed olduğu müddetce 80/90'ın altına düşmedim hiç. yaklaşık 2 yıldır da kullanıyorum. netekim karagarga candır.

aslında sözün çıkış amacı o. çünkü türklere göre genelde kadınlar çalışmaz ya(güya).
ama hayatından kimse memnun değil o yüzden farketmez :D

yok o öyle diil
şimdi şöyle oluyor iyi şans vardır kötü şans vardır biliyosunuz.burda erkekğin hangi şansı kastettiğini bilemiyoruz.

1- Başlığın doğrusu "Ben de şanslı olsam kız doğardım" olacaktır.
2- Ataerkil bir toplumda yaşıyoruz ve bütün sorumluluk erkeğin omuzlarında görünüyor. İşin aslı öyle olmasa da kadın sadece evde oturup hazıra konan yiyicidir bu bakış açısıyla. Bu nedenle bu söz söylenir genelde.

Bir de şu var; bu söz genelde başarısız ilişki deneyimleri sonrası söylenir. Yaşadığımız toplumda ilişkilerde av-avcı konumu kadın-erkek olarak sıralanır. Avcı kadın olunca avını parmağında oynatır, istediğini yaptırır. Güzel bir kız tabiri caizse bütün erkekleri maymuna çevirebilir. Erkekler bu yeteneğe imrenmektedirler. Olayın aslı "Bütün kızlar peşimden koşsun, ben istediğimi seçeyim"dir.

Edit: Haklısın, ben çok hızlı okuyorum bu aralar.

emek harcamayıp çok şey kazanmakla ilgili.

seninde bahsettiğin gibi çok güzel ve omurgasız kızlar bu dediğimi elde edebiliyor.

Üniversitede kiralık ev ararken "Bayan öğrenciye..." ilanlarını gördükçe arkadaşın ağzından hiç düşmezdi bu kelam.

bilmmen neyim olacağına fındık kadar şeyim olsa gibisinden sözlerde aynı amaçla çıkmıştır.

Sevgili @ataturkiye; başlığın doğrusu başlığın olduğu gibi. Bu laf; "bende şans olsa.." filan diye giden laf. Sanırım hızlı bakmışsınız.

Soruya cevap verecek olursam yazdıklarınızı okudum ve bence haksızsınız siz olm! O cümle, çalışmadan yaşamak, evlenip erkek parası yemek vb gibi olaylara göndermede bulunmaktan daha çok "bütün erkekler kızların peşinde", "bütün dertleri erkekler çekiyor(aşk mevzularında)" gibi anlamlara plase yapmak amacıyla kullanılır.

Zaten bende şans olsaydı kız doğardım ve kız olsaydım kesin orosp.. filan diye giden lafla da uzaktan akrabadır.

Bir de geçen gün bir cevap yazmıştım onu bir moderatör silmiş hazır cevap vermişken yazayım: Bence kendisi normalde gerizekalı değil ama uyku sersemi filandı sanırım.

toplumun kızdan ve erkekten bekledikleri arasındaki uçurumu düşünün anlarsınız. bir kızın zayıf olması ve oturmayı kalkmayı bilmesi genellikle süper hatun olarak anılması için yeterli olmasdına rağmen bir erkeğin süper erkek diye nitelenmesi için kimlerle kıyaslandığını sdüşünün. iş, aşk, para, görgü, tip, kültür...vb zilyon tane konunun hepsinde birden virtüöz olmamız bekleniyor beğenilebilmek için.

edit:(bkz: erkek/@princess carya)

Eğer ortada bir sevişme olacaksa buna kız karar verir. Olay bundan kaynaklanıyor. How I Met Your Mother ve Coupling dizilerinde biraz değinilmişti.

hocam basılı tutma süresi etkeni de var. yön tuşlarına yani. ilk başlayışta beceremezsin zaten. yapa yapa profesyonelleşiyorsun.

servisi atmadan bir saniye(sıktım) önce falan basıp tam atmadan çekeceksin. tamamen içgüdüsel birşey :)

o içgüdüsel dediğiniz şeyi anlıyorum çünkü aynı şey fileye yakın atmak için aşağı basarken de var. lakin aynı şeyi sağ sol yön tuşlarında ne kadar denesem de yapamadım. hayır dünya sıralamasında ilk 20deki bir tenisçiyim bugüne bugün ama hala mal gibi servis atıyorum :) nede yapamıyorum ki acaba? bi de o mini oyunları kariyer modu dışında oynamaya kalktığımda "you can't play this mode with only one player, all the players must press the start button" gibi manasız birşeyler söylüyor. cidden tek kişi oynanmıyor mu?

sanırım oynanmıyor.

oyunun fotoğrafı alttaki url'de var.

safkan.azbuz.com

d&rlarda o şekilde iç içe geçmiş şeyleri çıkarma, yok efendim ipi çözme vb. gibi zeka oyunları satılıyor farklı farklı. kutularının üstünde de zorluk dereceleri var. aradığınız şey olmayabilir ama ilginizi çeker diye düşündüm.

eureka?
www.kreatiff.com

kesme değildir o, "tire"dir.

kesme işareti ' şu işaret. ve satır sonunda bulunan ve kesme işareti içeren bir kelimenin işaretten sonraki kısmını aşağı atması gramer kurallarına uygun.

kelimenin soluna geip(oha o ne lan! yani imleci kelimenin en başına getirip) enter'a bassanız? tabi siz otomatik olarak olsun istiyorsunuz heralde, ben bunu cevabımın ortalarında anladı ama bu kadar yazdım, o yüzden gönder' basacağım yine de.

buldum şimdi eve gelince. sayfa düzeninden heceleme'yi "yok" yap.

amazonda var ama türkiyeye yolluyorlar mı bilmiyorum.
www.amazon.com
bir de tam cevap olur mu bilmiyorum da the sims 3 dvdsinin üstünde windows ve mac yazıyor. mac için de çıkacak yani. bir kaç gün içinde türkiyede raflarda yerini alacak. vardır öyle başka oyunlar da kesin.

doğrudan makinaya windows da kurmak çok rahat ettirecektir muhtemelen. artık mac'ler windows destekliyor, ama eski birşeyse bilemeyeceğim tabi.

"obedience to authority" diyerek aratırsanız konuyla ilgili bilimsel araştırmaları görebilirsiniz. Genel teorik çerçevenin özeline bakılacak olursak, Megafon itaat ve ikna için sanılanın aksine çok etkin bir alettir. Hatta ABD'nin Talimnamelerinden FM 33-1 ve 33-1-1'de (tabi güncel olanları değil, 80'lerden sonra hoparlör tarzı kitle iletişim araçlarını kaldırdılar talimnamelerden) konu hakkında sayfalarca yazı okuyabilirsiniz.

PS: Bunu basit bir deney olarak kabul ederseniz şöyle bir öngörüm var, videoda hoparlörün bulunduğu arabanın BMW 5.40 olduğu yazılıyor. Aynı şeyi Şahin, Palio veya orta-düşük sınıf bir araçla yaparsanız itaat oranı düşecektir, buna eminim. Ancak Toros gibi "sivil polis" arabası olarak ün salmış bir arabayla yapıldığında itaat oranı tekrar artacaktır.

hmm sormuyor. hayır lazım değil.

(bkz: polis kılığına girerek tecavüz etmek)

mert içgören ve tayfası bunlar bu arada.

bu elemanlara her rast geldiğimde aziz nesin'in bay düdük isimli hikayesi geliyor aklıma.
sorunuzun cevabı o hikayede var.

İstersen arabana bi tepe lambası al ve istediğin gibi fink at trafikte. Showtv muhabirleri bi ara yaptılar bunu, kimse sormadı "ne işsiniz siz" diye. Onlar da dayanamadılar kendileri gittiler polise adres sorma bahanesiyle, polis bi güzel yönlendirdi selametle dedi.

Fütursuzca davrandığın sürece insanlar "bunun güvendiği bir şeyler olmalı" diyerek korkuyorlar.

1952 basımı buldum bi tane, okunmuş sanırsam. belki daha anlamlı olur ama kim bilir?
www.superalsat.com

sadece bir tahmin ama yemek kokuları yukarı doğru çıkıp bütün alışveriş merkezini kokutmasın diye olabilir.

sadece yemek yemeye (ya da sinema örneği de uygun) gittiysen bile önce biraz vitrin gör, belki bişi satın alırsın diyerekten...

Food Court'ları alt katlarda olan avm ler de var. Hatırladıklarım Capitol ve Metrocity.

Peki bu nedeng?

@mea maxima culpa: her ikisinin de kat planlarını inceledim;

capitol'ün mimari yapısı gereği ortada büyük sayılabilecek bir adet galeri (boşluk) mevcut. dolayısıyla zemin kat hariç yemek yiyecek insanları oturtacak pek yer yok.

metrocity'de ise (planlardan emin olamamakla birlikte) sanırım giriş ve çıkışlar zemin kattan verilmekte ve 4 adet daha bodrum kat var. food court ise tam orta katta konuşlandırılmış. dolayısıyla avm'nin yarısını dolaştırıyorlar zaten size (:

"nasılsa yemek yiyceksin öyle hemen tıknıp gitme, yemeğe gidene kadar vitrinleri gör"

bir avm müdürü de aynısı söylemişti, vitrinleri görmeleri, diğer işletmelerin de iş yapabilmeleri için diye, hatta şu merdivenleri bile bir birine uzak yapıyorlar genelde, mesela optimum, ki o mesafede ki tükkanların önünden millet geçsin, az asansöt koyma nedenelri de bundan dolayı.

çakallık anlayacağın.

www.mobile9.com bu adres kadar büyük bir telefon sitesi görmedim burayı dene istersen.

zedge.com diye bir site var. her tür telefona uygun şeyleri vardı.

anlıyorum arkadaşlar ama sölediğiniz sitelerde benim telefon yok mesela samsung c3050 var. ama samsung c3053 yok. bi fark eder mi? 3050 lerdekini kullansam

www.ownskin.com a da bir bakın isterseniz. bir de ekranınızın çözünürlüğü ne ise (misal 320x240) o çözünürlükteki her şey olur yani duvar kağıdı olarak. illa telefonunuzun modeli altında sunulmuş olması gerekmiyor. iyi günler efem

tutan diziler ne derece kaliteli acaba?tutarsa ekime tutmazsa nereme kadar?Şu dizileri embesile anlatır gibi yapmasalar azcık biraz gizem olsa kafa beyin yorsa.Bizde amerikan menşeili diziler izlediğimiz için eleştirilmesek.

bu boktan dizilerin daha da boktanlarını görmeye hazır olun çünkü bülent arınç sorumlu olucak bundan böyle.bi nevi stv kanal7 karışımı olucak.hatta belki stvden dizi transfer edebilirler dikkatli olmakta trt 1 silmekte fayda var.trt2-3'te kaliteli filmler ve müzik programları oluyo onlar kalsın ama garanti veremem belki 2-3 bile boka sarar.bu adamlara vergi veriyoruz ve gidip kendi yapımcılarına peşkeş çekiyolar sömür sömür nereye kadar allahınız varsa belanızı versin.

trt nin eskiden güzel dizileri vardı yav yazık
şimdi arkadaşda demiş daha kötüsü olucak :(

şaşıfelek çıkmazı, yeditepe istanbul, 7 numara falan vardı eskiden. hey gidi...

saçmalık ötesidir, benim elektrik faturamdan bile trt payı alan bu zihniyete bakalım kim dur diyecek.o değil de alayına isyan nedir ya.

TRT'de tutacak dizi yapma endişesinde olan birilerinin olduğuna inanmıyorum. Nasreddin Hoca geldi aklıma. "Ya tutarsa" demiş rahmetli...

aaaah, aah! "Ayrılsak da Beraberiz" vardı bi de, TRT'nin eski mükemmel dizilerinden. Şimdi Cnbc-e'ye takılıp duruyoz napalım:)

kaynanalar'da güzeldi.

yada ben küçükken bana güzel gelirdi. bilemiyorum

aynı dizilerin trt dışındaki büyük ulusal kanallardan birinde yayınlansa çok daha fazla reyting alacağını düşünüyorum. bu düşüncemin sebebi çok sikko dizilerin bu kanallarda acayip izlenme oranları tutturabiliyor olması (akasya durağı, adanalı, küçük kadınlar vs.)

bir de karanlıkta koşanlar vardı o bambaşkaydı

ferhunde hanımlar
çiçek taksi (önceden trtdeydi)
bizimkiler
uzaylı zekiye
kim dedi ya tutmuyor diye? son zamanlarda tutmuyorsa tutmuyor.
ayrıca çocukluğumuzun bir sürü yabancı dizisi de trt'den dir.

@partizan
maalesef verdiğiniz linkteki en güncel yazı 2006 yılı haziran ayına ait. yine de vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkürler. diğer arkadaşlardan hala yardım beklemekteyim.

şu betimlemeden onlarca varyasyon çıkarılabilir. dı dı'lar aynı nota mı? hangisi ince hangisi kalın? tempo hızlı mı? biraz daha detay.

hızlı tempoda. kalın tümü.

dığ dığ dıııığ dıııığ dığ dıdığ dıdığ dıııııığ gibi. komik duruyo ama melodi inanılmaz tanıdık gelirdi herkese sanırım.

beethoven'ın 5. senfonisi diyorum.

meldoiyi mırıldanıp ses kaydı alır ve onu rapidshare vb. bir yere upload edip linkini burada paylaşırsanız, insanların size yardımcı olmaları kolaylaşır bence.

maalesef bu da değil. online site olsa notalara bassam en azından benzer bir melodi çıkartsam..var mı böyle bir site acaba?

utancımdan ses kaydı alamıyorum millet yerlere yuvarlandı. :)

www.pianoworld.com

kayıt özelliği de var hem. fakat sadece replay yapmak için kaydediyor. siz rec'e basıp çalın melodiyi, sonra replay yaparken bilgisayardan sesi kaydedin.

e hocam silmissin dosyayı rapidden ama.

aşkın nur yengi-nazlanma

georges bizet'nin habanera'sı bu, evet...

www.youtube.com

sanki shadow of the colossus'ta colossylerle karşılaşıldığında çıkan melodiyi andırıyor.

www.dailymotion.com

Concierto de Aranjuez -2 olabilir derim ben.

für elise bence, beethoven.
www.esnips.com

bach re minor toccata ve fug'un introsu gibi geldi sanki. (ses dosyasını dinleyemedim, 'dı'lardan çağrışım..)

download limiti asildigindan indirip dinleyemedim.

haha "crazy frog-axel F" falan? =)

beggin oo demek istiyorum. ohh..

bunlar da değil sanırım :)

bi ihtimal;
www.youtube.com

love story'ye de uyuyor dıı dıı diye anlatınca :)
www.esnips.com

ezgiyi bana gonderdi birisi, rapiddeki silinmis olsa da.
dinledim, dogru entonasyonla piyanoda caldim ust uste defalarca. ve tempoyu hizlandirdim.

ve bunun bir rus halk ezgisi olduguna kanaat getirdim (kalinka tarzi ama o degil). cok yakinda rus arkadasima dinleticem bunu..

Rodrigo'nun gitar konçertosu sanki ama...

www.youtube.com

buarada bunun cok fazla versiyonu var,hızlı ya da linkdeki gibi(orjinali) vs. hangisini duydun sen acep?..

(bkz: jailbreak/#12387528)

iyi bişeydir yani??:)

İyiliği görecelidir. Garanti kapsamı dışına çıkardığı için aleti, bence iyi değildir, ama yapan çok.

bir arkadaşım arada bir yapıp sonra tekrar geri döndürüyor.geri döndürebilme şansı olduğu için garanti pek sorun değil sanırsam.

mstgngr, arkadaşınız nasıl yapıyor tam olarak? internette bir döküman falan var mıdır yararlandığı? yoksa da acaba bu yöntemi bana anlatma şansınız var mı?

@sly cooper,
yarın nerden yararlandığını sorup yazarım.

tamamdır yarın bu duyuruda görüşelim :)

olmaz o iş.

bu yazdığını şekilde kimse bonus vermez ki!
üstelik verrseler bile 50 dolarla girdikten sonra 100 oyun oynayınca değil, 100 dolarlık oyun oynayınca olur genelde.
yani dediğiniz şekilde şartı olan bir promosyon görmedim daha önce.

50 dolar için mi bu plan? komik. zamanında bu bahsettiğin eforun 100 de birine 100 dolar kazanmışlığım var. hem de web üzerinden ;)

yamulmuyorsam verdikleri bonusları sadece oynamak için kullanabiliyorsunuz yani o parayı alıp eyvallah diyip gidilemiyor.

öyle bir ibare görmedim ben pek. yani 50 doları burada kaybedin diye veriyoruz diye bir şey çok saçma. ayrıca sınırlamalar da para üzerine olursa sırayla iki taraf kaybedebilir.

@ozdek: o kaynaktan ben de faydalanmak istiyorum

evde oturma. çok zor gelse de dışarı çık, gez dolaş. seni meşgul edicek bir uğraş bul kendine. farklı bişey olsun bu, mesela gidip taksimde orda burda amcaların fotoğrafını çekme. bir terapiste de gidebilirsin, benden daha iyi tavsiyeler vereceğine eminim.

keypperen hıyar yemeği dene. :) şaka tabi.
bütün bunların nedenini en iyi sen bilebilirsin. kendinde beğenmediğin nedir? başkalarına göre kendinde bulduğun eksik nedir? bunların cevabını en iyi, en derinden sen bilirsin. yalnız şunu öneririm. kendinle ilgili ne düşünürsen düşün, asla başkasıyla kıyas yapma. herkes kendi çemberi içinde değerlendirilmeli. bir de bana hep iyi gelen bir yöntem var. kendini sanki sana danışan biri gibi düşün, arkadaşın gibi. sana dertlerini anlattığında bu arkadaşın ona ne cevaplar verirsin? nasıl teselli edersin? bu yazıyı bir arkadaşın yazsa altına ne cevap verirdin sen olsan? :) umarım yakında (bahar iyice gelince) kendini daha iyi hissedersin.

öncelikle, bilgisayar başından kalk. ciddiyim bak.
sonra hemen kendine bir amaç edin.
bu hafta içinde 3 tane kitap okuyacağım diye.
sonra hangi alanlarda okumayı seviyorsan o üç kitabı oku bitir bu hafta.
her kitabın sonunda da seveceğin bir şey yap. bir dondurma ye, bir film izle gibi.
bu haftanın sonunda kendi kendine verdiğin bir sözü tuttuğun için mutlu olacaksın.
her hafta bu amacını biraz daha arttır ve tekrar söylüyorum bilgisayar başından kalk.
televizyonu açma.
git bir kutu boya al, odandaki eşyaları boşalt. duvarlarını boya. sonra odanı temizleyip eşyaları tek tek yerleştir. fazla eşyalarını topla ve ihtiyacı olmayan birilerine ver.
bütün bunlar seni mutlu edeceksin. kendini ne kadar seversen, başkalarını da o kadar seversin ve insanlar da seni ancak bu şekilde sevebilir.

hocam mevsim itibarıyle depresyon mevsimindeyiz. 1-2 haftaya güneş kendini gösterince herşey faklı olacak inan. Hayatı biraz hafife almayı dene. Canını sıktığın bazı şeylerin aslında ne kadar dandik şeyler olduğunu göreceksin. Herkesin hata yapabileceğini kabul et ve bu yüzden kendine kızma. Kendini dinle, gerçekten canını sıkan şeyleri tespit et ve bu problemleri çöz. Çözmeye gücün yetmiyorsa onları kabullen ve onlarla birlikte yaşamaya alış. İnan daha kolay olacak birçok şey.
Kendine iyi bak, sevgiler.

en temizi gom player yükle. extra codec istemiyor.

(bkz: km player)

forum.donanimhaber.com
şurda kmplayer ve coreavc nin beraber nasıl kullanılacağı adım adım anlatılmış, ben de burdan yaptım mükemmel tek kelimeyle. 1080p lik filmlerde bile en fazla işlemcimin %40 ı kullanılıyor.

ekteki listede derken bunu filtrelere eklemeniz gerekiyor, bunu mu kastettiniz? bir iki püf noktası daha vardı nette bulabilirsiniz, ki zaten varsayılan ayardı sizin yapmanız gereken başka bir şey yoktu yamulmuyorsam.

arkadaşlar gom playerı da km playerı da biliyorum, yardımlarınız için çok içten teşekkürler. km playerla external codec olarak tanıtmayı da biliyorum hatta. ben media player classicle çalışıp çalışmadığını merak ediyorum. ekteki liste dediğim de duyuruyla beraber koyduğum screenshotta görülebilir.

acinca kopurup tasmasini onluyor.
chemistry.about.com

teşekkürler.

HIV acik havada 60 saniye icinde oluyor.

yani endişe etmemi gerektirecek bir durum yok. teşekkür ederim. üstteki götüm tutuşmuşken yazdığım duyuru da ibret olsun. ölmek istemiyorum ne oğlum?!

hepatit b daha öncelikli bir olasılık olurdu. bunun bir aşısı falan da var.

hepatit b aşılarımı yaptırdım. gerçi sonra 5 yılda bir yaptırmak gerekiyordu sanırım, onları yaptırmadım. aklıma ilk gelen aids olduğu için onu yazdım.

Of aynı igrenc ruh haline bende kapıldım yaklaşık 2 ay önce.. Bünyemde bulunan bana sıkıntı yaratmayan birkaç hastalığın (hipotiroidi gibi) teşhisleri sırasında verdiğiim kanları düşünürken ya enjektörü değiştirmediyse diye koşarak özel bir lab. a gidip 86 ytl bayılıp üstüne üstlük birde çalışanların abuk bakışlarına mazur kaldım. Ama benim stress sebebiyle ağzımda beyaz bişiler çıkmıştı aynı zamanda... Bu da aidsin belirtilerinden biridir.. Neyse eliza yaptırdım ve hiçbişi çıkmadı.. Bu insanın içini kemirir bence git ve yaptır. Mantığın hayır kapamam dese dahi seni rahatsız eden bişeyi bilmek iyidir. Gerçi bilsende bilmesende aids sonunda insanı yok eder...

dediğim gibi, anlaşılabilmesi maksimum 3 ay sürüyormuş. 3 ay sonra yaptırmayı planlıyorum o yüzden de. içimde hep bunun sıkıntısını taşıyorum ama 2 gündür. umarım 3 ay içinde sinir hastası olup çıkmam.

bence hiçbişi yok kendini takip etmen gerekiyor. Kilo kaybı,durmayan ishal,ciltte oluşan morarık görünümlü leke veya yaralar gibi belirtileri var sanırım. Ağızda oluşan lezyonlar ise son belirtileri.. Benden bir tavsiye eğer kabul edersen çok fazla takılıp, belirtilerine dalıp inceleme çünkü beynin o belirtileri sana aids olmasanda yaşatabilir.

florya flyinnde var ama sırf bakırköy belediyesine dahil olduğu için yazdım. diğerlerini ben de bilmiyorum, denemedim hiç. yine de belki işine yarar.

starbuckslarda var diye biliyorum capacityde var starbucks

starbucks para istiyor?

carouselin karşısında (köşede) kafe-pastane karışımı bir yer var. bi ara ücretsizdi hala öylemi bilmiyorum.

bakırköydeki cafelerin çoğunda ücretsiz wireless bağlantısı mevcut.

dersaneler sokağı(morsümbül sok) olarak bilinen sokaktaki cafelere uğrayabilirsin.
yerini tarif edersem, meydandan aşağı inince istanbul caddesinde carousel yönü değil de yenimahalle tarafına dönünce bakırköy iskenderden sağa dönen sokak.
ayrıca incirli caddesi üzerindeki dikilitaşta 3 cafede(teria cafe-lara cafe...) de ücretsiz bağlantı mevcut.

teşekkürler yanıtlar için, starbucks towncenter bana kendi erişimlerinin olmadığını ama istersem 1 saati 7ytl'ye satın alabileceğimi söylemişti geçenlerde.. starbuckslarda genelde ücretsiz internet yok, ttnet wifi var ya da beyoğlunda belediyenin sağladığı ücretsiz erişim var.. yurtdışında da yok starbuckslarda internet bağlantısı.. (en azından italya ve almanyada göremedim)..

muhtemelen adamların bahsettiği şey wifi idi ve dün ttnet wifi ile bağlandım, adsl hizmet numarasını, kullanıcı adını ve şifresini bilen her adsl abonesinin tarifesine göre belirli miktarlarda Ocak ayı sonuna kadar ücretsiz bağlanma şansı var..

tavsiye ederim..

bu tarz medyaları orbit downloaderın grab özelliğiyle indirebilmeniz lazım ama emin değilim.

(bkz: downloadhelper)

cok kolay bir yolu varmis. real playerda acan linkin ustune gelip sag klikle kisayolu kopyala diyorsunuz, sonra bunu explorera yapıştırıyorsunuz, uzantısını ram dan rm ye ceviriyorsunuz. entera basınca direkt save open kutucugu cikiyor, save deyip bilgisayara atıyorsunuz. bu kadar da basitmis..

yabancı. türk değil o. yabancı.

neden yabancı olması gereksinki? sadece deviantart'ta bile 3-4 kişi var en az bunun kadar iyi çizim yapan ve benim takip ettiğim. ama bunun sahibini bulmak biraz zor gibi. şans işi yani..

evet kesinlikle şans işi. ama işte sizin gibi takip eden ve denk gelmiş beğenmiş biri vardır diye dedim. off hakkatten zor lan! eğer tarzları benziyorsa bana deviantarttaki elemanların linklerini verin bari. bir teselli olsun benim için. teşekkür ederim.

tek tek çıkarmaya üşendim, burdan bulabilirsin, hatta daha fazlasını istiyorsan bu kişilerin favorilerine de bakabilirsin.
taciser.deviantart.com